Cihannüma Sosyal Bilimler Akademi Dergisi

Amerikan Board Misyonerlerinin Antep’teki Faaliyetleri

Yaşam Karaçay Çelik — Fri, 31 Mar 2023 00:00:00 +0300

Faruk Taşkın, 2015 yılında “Kendi Kaynaklarında Amerikan Board’ın Türkiye’deki Sağlık Faaliyetleri (1833-1923)” tezi ile doktorasını tamamlamış ve incelemede bulunacağımız “Amerikan Board Misyonerlerinin Antep’teki Faaliyetleri 1848-1920” isimli kitap çalışmasını 2022 yılında okurların beğenisine sunarak yayımlamıştır. Yazar Faruk Taşkın’ın bu eseri ön söz ve giriş bölümü ile başlamış ve altı ana başlık hâlinde düzenlenmiştir. Söz konusu altı ana başlık kendi içerisinde alt başlıklara bölünerek konular detaylandırılmış ve nihayetinde sonuç ve kaynakça belirtilerek eser 240 sayfa şeklinde sonlandırılmıştır. Yazar, eserin ön sözünde geniş sınırlara sahip olan ve bu sınırlar içerisinde farklı kültürleri barındıran Osmanlı Devleti’nin misyoner faaliyetlerine açık bir hale geldiğine değinerek Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren ve Amerikan Board olarak bilenen misyoner örgütünün Osmanlı coğrafyasında din, eğitim, sağlık ve yayın faaliyetlerinde ve özellikle gayrimüslim nüfusun yoğun olarak yaşadığı bölgelerde etkili olduğunu ifade etmiştir. Yazar bu çalışma ile Amerikan Board’ın Gaziantep’teki faaliyetleri kapsamında teşkilatın kurduğu kilise, hastane ve eğitim kurumlarını konu edinmedeki gayeyi belirttikten sonra daha önce yazar tarafından yapılan araştırmaların yeniden değerlendirilerek yeni belge ve kaynaklar ışığında misyonun Antep’teki farklı çalışma sahalarının ele alınacağını belirtmiştir. Yazar, eserin ön sözünde geniş sınırlara sahip olan ve bu sınırlar içerisinde farklı kültürleri barındıran Osmanlı Devleti’nin misyoner faaliyetlerine açık bir hale geldiğine değinerek Osmanlı topraklarında faaliyet gösteren ve Amerikan Board olarak bilenen misyoner örgütünün Osmanlı coğrafyasında din, eğitim, sağlık ve yayın faaliyetlerinde ve özellikle gayrimüslim nüfusun yoğun olarak yaşadığı bölgelerde etkili olduğunu ifade etmiştir. Yazar bu çalışma ile Amerikan Board’ın Gaziantep’teki faaliyetleri kapsamında teşkilatın kurduğu kilise, hastane ve eğitim kurumlarını konu edinmedeki gayeyi belirttikten sonra daha önce yazar tarafından yapılan araştırmaların yeniden değerlendirilerek yeni belge ve kaynaklar ışığında misyonun Antep’teki farklı çalışma sahalarının ele alınacağını belirtmiştir.

Almanya’da Dinler Arası Diyalog: Görünüş ve Gerçek

Ahmet İnam — Fri, 31 Mar 2023 00:00:00 +0300

Tarih boyunca insanların birbirleriyle ilişkileri, tarafların muhataplarını tanımalarıyla mümkün olabilmiştir. Barış ve huzura giden süreç de diyalogdan ve onun en temel unsuru olan ‘yüz yüze’ iletişimden geçer. Tarihte bunun en güzel örneği Hz. Muhammed’in (sav.) Medine’de yaşayan ve henüz Müslümanlığı kabul etmemiş topluluklarla kurduğu yüz yüze ilişkiler ve onlarla yaptığı “Medine Vesikası” olarak bilinen sözleşmedir. Bu sözleşme, sonraki Müslüman ve gayri Müslim toplumlarda etnik ve dinî farklılıklardan doğan sorunlarda referans teşkil etmiştir. Bu doğrultuda Osmanlı Devleti’ndeki gayrimüslimler de “Millet Sistemi” adı verilen hukuki sistemde dinlerini ve kültürlerini yaşayabilmişlerdir. Diyalogun sağlıklı gerçekleşmesi bazı şartlara bağlıdır. Her şeyden önce taraflar eşit mertebeden diyalog kurmalıdır. Bunun yanında taraflar muhataplarının razı olmayacakları beklentilere girmemelidir. Önemli bir şart da tarafların dürüst olmasıdır. Mesela, Müslümanların sorunlarını çözmek için değil de kendi menfaatleri için diyalog çalışmaları yapan FETÖ gibi yapılanmaların dürüst olmadığı ve bu sebeple Müslümanların geneline zarar verdikleri aşikârdır. Diyalog sorunlarına başka bir örnek de Alman İslam Konferansı çerçevesinde yapılan çalışmalarda dışarıdan Müslümanların iç/ dini meselelerine gibi müdahale edilmesidir. Bugün Almanya’da yaklaşık 5 milyon Müslüman yaşamaktadır ve bu da toplumun yaklaşık % 6’sını oluşturmaktadır. Dolayısıyla göz ardı edilemeyecek büyük bir Müslüman nüfusa sahip Almanya’da birçok sebepten kaynaklanan sorunların çözümünde devlet ve (Alman) toplum(u) için olduğu kadar Müslüman kesim için de diyalog son derece önemlidir. Ancak sorunlara çözüm için yapılan diyalog faaliyetleri hiç de sorunsuz yürümemektedir. Daha açık bir ifadeyle Müslümanlarla bilhassa üst düzeyde yürütülen diyalog çalışmaları hedefleri ve yöntemi bakımından Müslümanlar nezdinde sancılı geçmeye devam etmektedir.

Cinsiyet, Hak ve Bütünlük Bağlamları Üzerinden Aile Kurumunun Resmini Çekmek

Faruk TAŞCI — Fri, 31 Mar 2023 00:00:00 +0300

Aile kurumunu birçok yönden ele almak mümkündür. Literatür aileyi, tanımları ve türleri üzerinden de ele alabilmektedir işlevleri üzerinden de değerlendirmektedir. Ayrıca aileye yönelik sosyal politikalar bağlamında da aile kurumu analizlere tabi tutulmaktadır. Tüm bunlar yapılırken belli bağlamlar/perspektifler öne çıkmaktadır. Öne çıkanların en belirgin olanları “cinsiyet”, “hak” ve “bütünlük” olguları etrafından tartışılmaktadır. Bu analizler belli bir yoğunluk içinde yapılmaktadır, başka bir ifade ile aile kurumunun cinsiyet, hak ve bütünlük bağlamları ele alınırken derinlemesine analizler ortaya konmaktadır. Bu makale aile kurumunun cinsiyet, hak ve bütünlük bağlamlarının sadece resmi çekilecektir. Bu noktada makale, yanlışlama yöntemi kullanarak, üçlü bir bağlam sunmaktadır: i) Aile ile cinsiyet ilişkisi, ii) aile ile hak ilişkisi ve iii) aile ile bütünlük ilişkisi. Sonuç olarak, makale şunu söylemektedir: i) Aile, cinsiyete dayalı bir yapı değildir, ii) aile, hak odaklı bir yapı değildir ve iii) aile, parçalı bir yapı değildir.

"ROGANTE" YÖNTEMİ: ÖĞRENME SÜRECİNİN VERİMLİ ORGANİZASYONU İÇİN YENİ BASİT BİR YÖNTEM

Massimo Rogante- Claudio Santelli — Fri, 31 Mar 2023 00:00:00 +0300

En uygun öğrenme sonuçları, öğretilen konu öğrenci tarafından hatasız bir şekilde tanımlandığında, anlaşıldığında ve başarıldığında gerçekleşir. Bireysel bir öğrenme süreci, öğrenci tarafından kendi kendine ilham vererek ve doğal zihinsel süreçler yoluyla kendi yeteneklerini de dâhil ederek geliştirilmelidir. Bir öğrenme aracı olarak hizmet eden motivasyon ve ilgili fırsatlara ek olarak, çalışmanın ilk yazarı, öğrenme için motivasyon ve ilgiye ek olarak yeni bir yöntem geliştirmiş ve diğer yazar ise öğrenme ve hafızanın nörobiyolojisiyle ilgili önemli bilgiler sağlamıştır. Bu deneyimler, öğrenme deneyimlerini daha etkili hale getirmek için kullanılabilir. Bu yazıda, öğrenme ve çalışma planlaması ile ilgili mevcut bazı yöntemlerin gözden geçirildiği bir giriş bölümü sunulduktan sonra, yıllardır başarıyla denenmiş yeni ve basit bir yöntem sunulmuştur. Böyle bir yaklaşımın; öğrenme, sınavları başarıyla geçme, çalışılan teknik ve kültürel bilgilerin kalıcılığını sağlama ve edinilen bilgi zenginliğini gelecekteki profesyonel yaşamda verimli bir şekilde uygulama gibi temel amaçlara ulaşmak için geçerli olduğu kanıtlanmıştır.